Bazen kendi kendimize şu soruyu sormuşuzdur?
Okuduklarımızın,öğrendiklerimizin diploma alma dışında bize faydası olmuş mudur diye…
Yaşam , ders kitaplarında öğretildiği kadarıyla ezberimsi midir?
İlginç bir soru…!
İlginç olduğu kadar yanıtlanması zor bir soru…
Evet…
Yaşam ; kendi anlamına yönelik eylemselleştirildiğinde çok yönlülüğü ile kitaplara sığmayacak zenginlikte bir süreci konu almaktadır.
O nedenle öğrendiğimiz bilgilerin çevremizi kuşatan sorunları çözmede yetersiz kalması bu durumdan kaynaklanıyor.
Karmaşık sorunları çözecek ,bizleri mutlu kılacak bir matematik denklemine siz hiç rastladınız mı?…
****
Oysa biz çocuklarımızın başarısını ne ile ölçüyoruz?
Yaşamsal sorunları çözemeyecek denli güçsüz ezberci bilgileri öğrenip öğrenmemekle…
Kime ne faydası var bu bilgilerin?..
Test sorularını çözmenin ötesinde…
Öğretirken öğrenirken bu durumu kaç kişi sorgulamıştır?…
Biz o halde bir yerlerde hata yapıyoruz…!
Hata yaptığımız nokta ne?
Eğitim ve öğretim…!
Evet…
Bir kere;eğitim ve öğretim yaşamsal olmalı.
Yaşamla bütünleşmeli…
Yaşama canlılık katmalı.
Karmaşık sorunları çözmede bizlere yol göstermeli.
Her şeyden önce üretime ve kimlik kazandırmaya yönelik olmalı…
****
35 milyon genç nüfusa sahip bir ülke Türkiye…
Bu nüfus Avrupa’da 8 ülke nüfusunun toplamına eşit…
Eğitim ve öğretim ezberci olmasa…
Yaşamı anlamayı ve başarmayı amaçlasa.
Ezberleri bozsa…
Farklı bir dünyada olurduk.
Haset,kin ve nefret bizleri kuşatamazdı.
****
Eğitim ve öğretime bütçeden ayrılan pay %2.2 civarında…
Gelişmiş olan ülkelerde bu pay %5.5 civarında…
Normalde ayrılması gereken pay ise %3.5 ve üzeri olması gerekiyor…
Türkiye önce eğitim ve öğretimle kendisine ve çevresine yararlı kuşakları yetiştirmek istiyorsa bu soruna en kısa zamanda çözüm bulmak zorunda…
****
Eğitim ve öğretimini ezbercilikten kurtaramamış bir modelle;okuduğunu hayata geçiremeyen bireylerle yarınlara güvenli bakabilmek…..
Mutlu ve refah vadeden bir toplum özlemini gerçekleştirmek hayal olur.
Zaman akıp gidiyor.
Zaman ders alma anlamında bizlere bir şey ifade etmiyor.
Bilgisiyle kendini bilen bir toplum boşa kürek çekerek ilerleme yolunda vakit kaybetmez…
Sorunları çözme hususunda bocalamaz.
Biz bocalamaktan öte şaşkınlık içindeyiz.
Ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Eğitim ve öğretimi kullanarak toplum mühendisliğine soyunuyoruz.
Adeta toplum sosyolojisine karşı kendi dayatmalarımızı “güzellik” olarak sunuyoruz.
Nereye kadar…
Hiç düşüneniz oldu mu?…
570
