20.1 C
Karabük
31 Ekim Cuma 2025

Karabük Günlükleri – 4

Bu hafta sizinle hepimizin gözbebeği olan Karabük Üniversitesini konuşmak istiyorum. Hem kuruluşundan beri bu kurumda görev yapmam hem de burada doğmuş, büyümüş olmam üniversitemizin benim için çok özel bir yere sahip olmasının en önemli sebeplerindendir.

Akademik hayatım, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde henüz çok gençken başladı. Bu yolculuk oldukça zorlu geçti; ancak yaşadığım her zorluğun altından aynı sebeple kalktım: mesleğimi çok sevdim.
Bugün yeniden sıfırdan başlama şansım olsa, hiç düşünmeden yine aynı yolu seçerdim.

Bu yıl sonunda tam otuzuncu yılımı tamamlıyorum. Son bir buçuk yılı saymazsak, bu otuz yıl öğrencilerimle geçirdiğim en güzel, en anlamlı yıllardı. Birçok idari görevde bulundum; bunların önemli bir kısmı da Karabük Üniversitesinde geçti.
Prof. Dr. Burhanettin Uysal ve Prof. Dr. Refik Polat hocalarımızla hiçbir sorun yaşamadan geçen o yıllar için kendilerine her zaman minnettarım.

Burhanettin Uysal hocamız, genç yaşta genç bir üniversite inşa etti. Bugün üniversitede ne varsa, ya onun emeğiyle yapılmıştır ya da onun attığı temellerin üzerine kurulmuştur. En çok sevdiğim yanı ise hayvansever oluşuydu. Öğrencilerimizle birlikte, çok soğuk kış günlerinde hayvan barınaklarını boyadığımız günleri hâlâ gülümseyerek hatırlarım.
Sayın Rektörümüzle hepimizin komik, güzel anıları vardır. Onun yenilikçi ve idealist tavrı o dönemde hepimize sirayet etmişti. O yıllarda hiç olmadığı kadar çok çalıştık ama bir kere bile “of” demedik.
Sempozyumlar, çalıştaylar, konserler, sergiler… O kadar çok etkinlik yapılıyordu ki, üniversitenin en hareketli, en üretken dönemi o yıllardı diyebilirim.

Bugün ise, ne yazık ki Karabük Üniversitesi farklı konularla anılıyor. 

En çok etkilenen kesim ise biz akademisyenleriz. Çünkü bizler çalışıyoruz, makaleler yazıyoruz, projeler üretiyoruz, derslere giriyor ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Ancak üniversiteyle ilgili her olumsuz haber en çok bizi üzüyor. Çünkü herkes, çalıştığı kurumun başarılarıyla anılmasını ister.
Bizler de üniversitemizle gurur duymak, “Ne oluyor orada?” ya da “Yine mi Karabük?” gibi sorularla karşılaşmamak istiyoruz.

Bazen üniversitenin adının değişmesi gerektiğini bile düşünüyorum. Son yıllarda yaşanan bazı olaylar, bu düşüncemi daha da güçlendiriyor.

Üniversitemiz kimsenin reklam panosu olmamalı.
Tecrübesiz, liyakatsiz insanların kişisel bahçesine dönmemeli.
Öğrencilerin sesleri duyulmalı; sessiz kalmaları, sorunlarının olmadığı anlamına gelmemelidir.
Unutmayalım ki üniversite bir bilim yuvasıdır ve derdimiz de bu olmalıdır.

Akademisyenlerin performansları mutlaka değerlendirilmeli.
Yıllardır araştırma görevlisi kadrosunda olup neredeyse emekliliği gelen kişiler var; haftada bir gelen, varlığıyla yokluğu belli olmayan isimler mevcut.
Üniversitenin dinamiklerini bilmek çok önemli; hiçbir kurumsal hafızası olmayan, sistemi tanımayan kişiler yönetici konumuna getirilmemeli. Çünkü bu durum da zamanla kaçınılmaz hatalara yol açıyor.

Evet, konuşacağız daha…
Hem şehrimizi hem de üniversitemizi.

Kalın sağlıcakla.

Prof. Dr. Anıl ERTOK
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fak. e. Dekanı

Bizi Takip Edin!

19,607BeğenenlerBeğen
2,093TakipçilerTakip Et
1,445AboneAbone Ol

EN SON HABERLER

spot_img