Cumhuriyetimizin 102. yılını bu yıl bir başka coşkuyla kutladı Türkiye… Bunda, büyük kentlerdeki belediyelerin CHP’li olmasının payı vardı elbette. Neyse ki, bu yılki kutlamalarda devlet büyüklerimizden hastalanan olmadı. Anıtkabir’de sap gibi durdular. Bir mucize olan Cumhuriyet, ülkemizi aydınlığa kavuşturan, yurttaşlarına fırsat eşitliği sağlayan bir rejim olarak, düşmanlarını da içinde besledi.
100 yılı aşkın bir süredir, yıkmaya çalıştıkları düzende her türlü mevkiye gelenler, toplumdaki büyük coşkuyu ve Cumhuriyeti benimsemeleri görünce hevesleri kursaklarında kaldı.
Cumhuriyet Büyük Atatürk’ün dediği gibi, sonsuza değin yaşayacak ve ülkemizi aydınlatmayı sürdürecek. Kutlu olsun.
Ekim ayının Yenice özelindeki bir önemi de Elinizde tuttuğunuz Yenice Gazetesi’dir.
Bu gazete tam 53 yıldır Yenice’ye ışık olma çabasındadır. Kuruluş tarihi Cumhuriyet’in kuruluşundan bir önceki gündür. Böyle olmasının nedeni, 29 Ekim’in pazar gününe denk gelmesidir. Ama, kuruluşunu hep Cumhuriyet’le birlikte kutlamıştır.
Bu gazete, Yenice’nin sorunlarını duyurma ve tanıtıma amacıyla çıkarılmıştır. Kurucusu Sabri Akay, küçücük bir bucağın sorunlarının çözümünün ancak bu yolla olacağına inanmıştır.
Ve, ilk sayısından itibaren sorunlar haykırılmaya başlanmıştır.
Yenice ilçe yapılmalıdır denilmiştir.
Yol istiyoruz diye haykırılmıştır.
Lise demiştir. Okul demiştir. Fabrika demiştir. Kooperatifçiliği ön plana çıkarmıştır.
Ve, ne mutlu ki, bunların hepsi de gerçekleşmiştir.
Yenice Gazetesi, bir okuldur.
Yenice’ye karşı görevini yapmıştır. Yeniceli de gazetesine sahip çıkmış, 53 yıl yaşatmıştır.
★★★
İDDİALI MİLET BAHÇESİ SÖYLEMİ
Belediye Başkanı Sertaş Karakaş, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda, iddialı bir Millet Bahçesi söyleminde bulundu.
Karakaş’a göre, çevre il ve ilçelerin de ilgi duyacağı bir Millet Bahcesi’nin yapımı gerçekleştirilecek.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda Yenice Belediyesi’ne 89 bin metrekarelik arazi devrettiği açıklandı.
Karakaş, güzel bir yaşamı inşa ediyoruz derken, kurulacak yeri belirtmedi. Yine, plan, proje konusunda da bilgi vermedi. Devir işlemlerinin ne zaman gerçekleşeceği, plan-projenin ne zaman çizileceği konusunda da bir aydınlatma yapmadı.
Karakaş’ın açıklamaları dikkat çekerken, plan-projenin nasıl olacağı merak konusu oldu.
★★★
NİMET VE KÜLFET
Nimet ve külfet zaman zaman birlikte kullanılan iki sözcük. Nimet, bereket, külfet zorluk anlamını taşıyor.
İlçemizde son günlerde, nimet ve külfeti yaşıyor.
Bilindiği gibi, ilçe merkezinde doğalgaz çalışmaları yapılıyor. Bu çalışmalar sırasında yollar ve kaldırımlar kazılıyor, Sonuçta ortalık toz duman oluyor. Yollar çamura bürünüyor, trafik aksıyor.
Bu durum karşısında, toplumun bir kesiminde homurdanmalar yaşanıyor.
Bu durumdan yakınan yurttaşların sayısında bir artış olduğu gözleniyor.
Yakınanlar haklı mıdırlar? Onları bir ölçüde anlayışla karşılayabiliriz. Ancak, bu tür yatırımların kazmadan, kırmadan yapılamayacağını da görmemiz gerekir.
Bir an önce hizmet gelsin diye beklerken, bu durumlara da katlanmamız gerekir diye düşünüyoruz. Yapılan yatırım önemli bir yatırımdır. Zaman alacaktır. Kazılan yerlerin bir an önce kapatılması konusunda biraz daha titiz davranılabilir. Ancak, yağışlı havalarda bu da biraz zor olacaktır. Bu işler yapılırken, zamanlamaya biraz daha dikkat edilebilirdi.
Ancak, sonuçta, nimet ve külfeti birlikte değerlendirmemiz gerekir. Nimeti istiyorsak, külfetine de katlanmalıyız.
★★★
HAZİNE ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN GELİRLERİNE DE GÖZ DİKTİ
Tulumbanın suyu azaldıkça, hazine her yere saldırmaya başladı. Nerede gelir kaynağı varsa, göz diken hazine bir süreden beri de Orman Genel Müdürlüğü’nün gelirlerine el koymaya başladı.
Çıkarılan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir yılı aşkın süredir, Orman Genel Müdürlüğünün gelirlerinin %15’i Hazineye aktarılıyor.
Bu uygulamanın sonucunda ise her şeyde olduğu gibi, yurttaş zarar görüyor.
Gelirlerinin %15’ni hazineye gönderen Orman Genel Müdürlüğü, işletmelerin yaptığı satışlardan elde ettiği geliri de kendi bünyesinde topluyor ve ihtiyaçlara göre, para gönderiyor.
Bu ise, orman yollarının yapımını büyük ölçüde zorlaştırıyor. Üretim fiyatlarının düşük olmasına yol açıyor. Yeni personel alımını engelliyor. Kısacası, işletmeler bir dar boğaza giriyor.
Sonuçta, orman köylüsünün perişanlığı ortaya çıkıyor.
Nitekim, son zamanlarda, işletmelerin ödemelerini gecikmeli yapmaları da bunun sonucunda ortaya çıkıyor. Nerede para varsa oraya çökme siyaseti, kendisi çökerken, kurumları da çökertiyor. Yapılması gereken yatırımlar zamanında yapılamıyor. Kısacası, olan köylüye ve yöreye oluyor. Bu durum işletmelerin nakit sıkışıklığına da yol açtığı için ödemelerde güçlük çekiliyor.
