Karabük’te kültür-sanat etkinliklerine katılan herkesin ortak bir cümlesi vardır:
“Keşke şu konseri doğru dürüst bir salonda izleyebilseydik…”
Bu cümle aslında yıllardır çözülemeyen bir sorunun kısa özeti. Çünkü şehirde konser denince akla gelen mekânların büyük çoğunluğu, müzik için değil, konferanslar için inşa edilmiş salonlardan ibaret. Kâğıt üzerinde “çok amaçlı salon” diye geçiyor ama iş müzik performansına gelince o salonun aslında ne kadar az amaçlı olduğunu herkes hissediyor.
Bir konser için oturduğunuzda, sahne ne kadar iyi olursa olsun ses size doğru değil, tavana ve duvarlara çarpıyor. Akustik yok denecek kadar az, enstrümanların sesi birbirine giriyor, sanatçının performansı salonda kayboluyor. Hele gençler…
Müziğin ritmine kapılıp ayağa kalkmak isterken herkes bir anda “Oturur musunuz?” uyarısıyla karşılaşıyor. Çünkü mekân, konser mekânı değil; oturmayı zorunlu kılan bir düzen üzerine kurulu.
Açık hava konserleri çözüm mü? Karadeniz ikliminde pek değil…
Karabük, Karadeniz ikliminin etkisinde olduğu için burada hava, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında bile sürprizlerle doludur. Güneşli başlayan bir gün, akşamüstüne doğru bir anda sağanağa dönüşebilir. Bu nedenle açık hava konserlerinin çoğu ya sınırlı sayıda yapılır ya da son dakikada iptal edilir. Hazırlıklar yapılır, gençler heyecanlanır, biletler alınır… Ama gökyüzü başka plan yapınca bütün program altüst olur.
Kısacası, kapalı alanlarımız müzik için uygun değil, açık hava konserleri ise havaya emanet. Bu ikilemin ortasında da her konser deneyimi bir şekilde eksik kalıyor.
Üniversite şehrisin ama sosyal hayat üniversiteyi taşımıyor
Şehrin genç nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturan üniversite öğrencileri için sosyal yaşam alanlarının sınırlılığı da önemli bir konu.
Binlerce öğrencinin yaşadığı bir şehirde:
– Konser alanı yok,
– Büyük ölçekli kültürel etkinlikler için uygun mekân yok,
– Gençlerin akşam dışarı çıkıp sosyalleşebileceği seçenekler çok kısıtlı,
– Etkinlik planlamak isteyen öğrenci kulüpleri, mekân bulamadığı için projelerini hayata geçirmekte zorlanıyor.
Gençler çoğu zaman “Karabük’te yapılacak ne var?” sorusuyla baş başa kalıyor. Bu da hem şehre aidiyeti azaltıyor hem de öğrencilerin burada geçirdikleri zamanı tekdüze bir rutine dönüştürüyor.
Oysa iyi tasarlanmış ve profesyonel bir konser salonu yalnızca müzik dinlemek için değildir;
öğrenci kulüplerinin gösterileri, tiyatro ekiplerinin oyunları, söyleşiler, dans gösterileri, stand-up geceleri, kültürel buluşmalar…
Bir şehirde hayatı hareketlendiren ne varsa hepsi için bir merkezdir.
Karabük’ün potansiyeli var, eksik olan yalnızca doğru yatırım
Bu şehirde gençler var, üniversite var, kültürel talep var. Eksik olan tek şey, bunların buluşacağı modern, akustik açıdan güçlü, ayakta ve oturarak düzenlenebilecek etkinliklere uygun bir salon.
Doğru bir konser ve etkinlik merkezi:
– Şehrin kültürel hayatına can verir,
– Gençleri şehre bağlar,
– Sanatçıları Karabük’e çekerek ekonomiyi hareketlendirir,
– Üniversiteyle şehir arasındaki sosyal bağı güçlendirir.
Kısacası, Karabük’ün bugün ihtiyaç duyduğu şey lüks değil, tamamen ihtiyaçtır.
Belki de artık şehri yönetenlerin, kültür programı hazırlayanların bir adım atma zamanı gelmiştir. Gençlerin enerjisini, müziğin coşkusunu ve sanatın tüm renklerini hak eden bir şehir için bu adım gecikmiş bile sayılır.
Karabük, bunu gerçekten hak ediyor.
Ve en çok da bu şehrin gençleri hak ediyor.
Prof. Dr. Anıl ERTOK
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fak. e. Dekanı


